YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ

 

Esas: 2018/1512, Karar: 2019/3201

 

YARGITAY KARARLARI DOĞRULTUSUNDA MUNZAM ZARARDA İSPAT

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu uyarınca, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine aykırı olarak davranarak borcunu gereği gibi yerine getirmeyen borçlu, temerrüde düşmektedir.

Borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının ihtarı gerekmektedir. Ancak alacaklının ihtar etmemesi durumunda dahi borçlunun temerrüde düşmesi mümkündür. Taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisinde, ifa zamanının (kesin vade) belirlenmiş olması halinde borçlunun temerrüde düşmesi için ihtara ihtiyaç duyulmamaktadır.

Zira, Borçlar Kanunu m.177’den görüleceği üzere;

Munzam (Aşkın) Zarar

Munzam (Aşkın) Zarar, Borçlar Kanunu m.122’de “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.

Yani munzam zarar, “borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüdün sonunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farkın temerrüt faizi ile karşılanmayan, onu aşan bölüme tekabül eden zarardır.”

[1]Munzam zararın tazmini bazı şartlara tabidir.

 

Bu şartlar;

1.  Borcun (para) ifasında temerrüde düşülmüş olmalıdır.

2.  Alacaklının temerrüt faizinden fazla bir zararının olması gerekmektedir.

3.  Borçlunun kusurlu olması gerekmektedir.

4.  Alacaklının aşkın zararı ile borçlunun temerrüdü arasında illiyet bağı olmalıdır.

şeklinde düzenlenmiştir.

Bahsi geçen şartların bulunmaması halinde, borçlunun munzam zarardan yükümlü olması mümkün değildir.